AFGANİSTANLI KADINLARIN ÇIĞLIĞI OLABİLMEK
Yaşanmakta olan trajediyi olanca çıplaklığıyla, yürek ve vicdanlara usulca haykıran devasa bir ÇIĞLIK: “Hayattayız ama yaşamıyoruz.”
Bu çığlık, bir kadının, Afganistanlı tüm diğer kadınlar adına, bundan bir yıl kadar önce kendileriyle röportaj yapmaya çalışan BBC muhabirinin mikrofonuna fısıldanıyor: “Hayattayız ama yaşamıyoruz”
Yabanıl derecede ilkel bir dinci/şeriatçı yobazlar güruhu olan Taliban, 20 yıl aradan sonra, bundan üç yıl kadar önce, atomlarına kadar eli kanlı işgalci ABD emperyalizmiyle varılan bir anlaşma sonucu, 15 Ağustos 2021’de tekrardan yönetimi ele geçirdi.
İslami şeriat kuralları yönetimi altına giren bir yerde, şeri yasaların istisnasız ilk muhatabı, küçük kız çocuklarını da kapsayacak şekilde, ille ki kadınlar olur. Nitekim Afganistan’da da maalesef ki böyle oldu.
Tüm dinci yobaz siyasal İslamcıların yaptığı gibi, Taliban da yapacaklarını zamana yayarak ve Dünya kamuoyuna: “Şeriat kuralları temelinde ki kadın haklarına bağlı olduklarını” ve “İslam çerçevesinde kadınların çalışmasına ve eğitim görmesine, toplumda aktif olmalarına izin verileceği” aleni yalanını söyleyerek işe başladı.
Nitekim gerek Birleşmiş Milletler ve gerekse diğer bazı “bağımsız kuruluşların raporları ve Afganistan’da kadınların katıldığı anketler”, aradan geçen iki yıl gibi kısa denilebilecek bir sürede “kadınların ve kız çocuklarının sistematik olarak toplumdan ve politik yaşamdan (hızla bn.) dışlandığını gösteriyor.”
(BBC Türkçe’den Günce Akpamuk’un 15 Ağustos 2023 tarihli derlemesinden aktararak) “Afganistan’daki hak ihlalleri üzerine çalışmalar yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Fereshta Abbasi, ‘Afganistan hiçbir zaman kadınların yaşaması için ideal bir ülke değildi. Ancak Taliban yönetime geldikten sonra uğruna savaştığımız her şeyi kaybettik.’ diyor.”
“’Afgan kadınlarının yıllarca uğruna savaştığı, en büyük başarılarından biri Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Kanun’du. Bunu kaybettik.’ (Nereden ve kimlerden hatırlıyoruz bir benzer icraatı? Bn.)”
“Abbasi, ‘Taliban’ın iki yıldır hiçbir yazılı düzenleme, anayasa olmadan ülkeyi yönettiğini hatırlatıyor ve kararların yüzde 80’inden fazlasının kadın haklarını kısıtladığını’ ekliyor.”
“Bunların başında eğitim geliyor. Ülke genelinde kız çocuklarının 12 yaşında itibaren eğitim aşması yasak. Yani buna üniversite eğitimi de dahil.”
“Abbasi, kadınların yalnızca sağlık, beslenme ve eğitim sektörlerinde, kısıtlı bir şekilde çalışabildiğini ekliyor.”
“Estrada Tanck, geçtiğimiz Nisan-Mayıs aylarında Afganistan’daydı. Ortak çalışma kapsamında onlarca Afgan kadınla görüşmeye katıldı. Tanck, kadınların BM dahil sivil toplum kuruluşlarında çalışmasının da yasaklandığını belirtiyor. Bunun da kadınların ekonomik özgürlüğünü kaybetmesine yol açtığını, aynı zamanda aileleri ya da yalnız kadınları büyük bir yoksulluğa sürüklediğini ekliyor.”
“Kabil’de, Taliban’ın yönetime gelişinden önce hükümette çalışan bir kadınla konuşan Rajai, ‘İşini kaybetti. Sonra güzellik salonunda çalışmak için dövme yapmayı öğrendi. Taliban hayallerini elinden aldı. Artık evde oturuyor’ diyor.”
“Kadınların seyahat edebilmesi için yanlarında eşleri ya da yakın akrabalarından bir erkek olması gerekiyor. Uzmanların aktardığına göre çoğu bölgede kadınların evlerinden ayrılmaları için de bu kural geçerli.”
“Abbasi, kadınların sokağa çıkmak için burka giymeleri, bazı bölgelerde de yüzlerini de kapatmaları gerektiğini ifade ediyor.”
“Rajai, Kabil merkezinde nadiren tek başına yürüyen kadın gördüğünü ve çoğunun sadece gözlerinin açıkta kaldığını anlatıyor.”
“‘Kadın sokakta ‘Neden yanında erkek olmadan dışarı çıkıyorsun?’ diye sorgulanırsa, sorumlu olan erkek de cezalandırılabilir’ diyen Tanck, ‘Bu da toplumsal kısıtlama ortamı yaratıyor, ataerkilliği ve erkek kontrolünü daha da pekiştiriyor’ diyor.” (abç)
“Estrada Tanck, ‘Konuştuğumuz bir kişi ‘Hayattayız ama yaşamıyoruz’ dedi. Kendi evlerinde hapisler’ diye de ekliyor.”
“Abbasi, ‘Esas olarak iki yılın ardından Afganistan’da kadınların hayatı yok, sesleri yok. Ülke içinde kiminle konuşsak, gelecek umutları olmadığını söylüyor.’ diyor.”
“Tanck’ın görüşmelerden çıkardığı sonuç da benzer. Kadınlarda anksiyete ve çaresizlik duygusunun arttığını belirtiyor: ‘Eğitim, iş ve sokağa çıkma kısıtlamalarının yanı sıra, hukuk sistemi de tasfiye edildi. Anayasa ve kadına yönelik şiddet, aile içi şiddetten korunma hakkı üzerine kanunlar, ihtisas mahkemeleri, kadın sığınma evleri vb. feshedildi. Evden ancak mahremiyle çıkabilen bir kadın, o kişiden şiddet görüyorsa ne yapabilir? Başka bir aile üyesi bulsa bile nereye gidebilir? Bu onları tamamen çaresiz bırakıyor.’”
“Araştırmacı Abbasi, Taliban iktidar olduktan sonra Afgan kadınların Kabil, Herat, Mezar-ı Şerif’te protestolar düzenlediğini, bunların şiddetle bastırıldığını hatırlatıyor.”
“Rajai, ‘Kadınlar hâlâ her yerde eylem yapıyor, özellikle Kabil’de.’ (…) ‘Kadınlar protestolarda çalışmak istediklerini söylüyor, özgürlük talep ediyor.’”
“Tanck, hâlâ kadınların dayanışma için çok küçük örgütlenmeleri olduğunu belirtiyor: ‘Direniyorlar. Umudu canlı tutmaya çalışıyorlar. Hâlâ ellerinden geldikçe yardım ediyorlar. Çoğumuz için bir ilham kaynağı. Ancak desteğe ihtiyaçları var.’” (abç)
Bir tespit olduğu kadar, bir çağrı da olan bu ifadenin altını çizme gereği duydum. Belki daha fazla dikkat çeker, yaşamları düne göre bugün daha da çekilmez hale gelmiş olan Afganistanlı direnen ve umudu canlı tutmaktan vazgeçmeyen kadınlar için hayati önemde ki bu destek çağrısı!
Aslında öyle çok büyük ve bizi fazlasıyla zorlayacak bir şeyler yapmamız da gerekmiyor Afganistanlı kadınların çığlığı olabilmek için. Sosyal medya üzerinden yer kürenin birçok ülkesindeki kadın örgütleri başta olmak üzere, demokratik ve ilerici kitle örgütleri ve keza sol-sosyalist ve komünist oluşum ve çevreler kendi aralarında rahatlıkla organize olup, eş güdümlü olarak belirli aralıklarla her ülkenin Afganistan büyük elçilik veya konsoloslukları önünde veya çevresinde basın açıklamaları eşliğinde protesto etkinlikleri rahatlıkla düzenlenebilir. Bu rahatlıkla yapılabilir, yapmalıyız da.